Makrotaksonomi


Makrotaksonomi Nedir?

Tür düzeyinin üzerinde yapılan sınıflandırmadır.
Canlılar ilk bakışta kuşlar, memeliler böcekler gibi daha üst guruplar oluşturuyor gibi görünürler.
Belirli bir doğal gruba ait değilmiş gibi görünen bazı türler örneğin, FOSSA (CRYPTOPROCTA FEROX) ve Ornitorenk (Ornithorhynchus anatinus) gibi örnekler üzerinde tartışmalar olmuş ve halen daha olagelmektedir.

Aşağıya Doğru Sınıflandırma 
Tıbbi botanikte yaygın olarak kullanılmıştır.
Aristotales'in mantıksal bölme tekniği
Ana grubu daha küçük gruplara bölerek özel örneğe kadar ulaşma esasına dayalıdır. Bu yöntem günümüzde sınıflandırma yöntemi değil teşhis yöntemi olarak kullanılmaktadır. 
On sekizinci yüzyıl sonuna kadar taksonomiye hakim olmuştur.
Seçili özelliklerden çoğunun keyfi olması nedeniyle teşhise dayalı sınıflandırma: 1-Metodik biçimde geliştirilememesi 2-Son derece heterojen (doğal olmayan) gruplar üretmesi nedeniyle terkedilmiştir.

Yukarıya Doğru Sınıflandırma
1770'ten sonra aşağı doğru sınıflandırmaya rakip olarak geliştirilmiştir.
Bu yöntemde ön kabul veya önceden belirlenmiş referans özellikler olmadığı için her takson adeta kendi kurallarını üretmektedir.
Bu yöntem daha homojen (doğal) gruplar üretmesi ve ilerlemeye açık olmasına rağmen bu yaklaşımı destekleyen veya ona temel olabilecek güçlü bir metodoloji geliştirememiştir.

1770 ile1859 yılları arasında aşağı doğru sınıflandırma ilkesi kesin olarak terk edilmesine rağmen yukarı doğru sınıflandırma ilkesinin keyfi metotlar ile uygulandığı ara bir dönem ortaya çıkmıştır.

Evrimsel veya Darwinci Sınıflandırma
Türlerin Kökeni kitabında anıtsal nitelemesini hak eden XIII. bölümünde Darwin, sınıflandırma için iki ölçütün temel alınması gerektiğini ortaya koydu.
1-Soy (ortak  ata)
2-Evrimsel değişmenin miktarı (benzerlik derecesi)
Evrimsel sınıflandırma sonuçlardan çok nedenlere yönelen bir anlayışı temsil etmektedir.
Böylece tıp bilimi de, hastalıkların ortaya koyduğu  tablolardan ziyade etiyolojisine (kökenine) yönelerek benzeri bir devrime imza atmış bulunmaktadır.

Darwin, sadece soya dayalı bir sınıflandırmanın yeterince ayrıntı içermediğini görerek monofletik (aynı soydan gelen) taksonları detaylandırmak için "evrimsel değişim" kavramına da ihtiyaç olduğunu görmüştür.

Aynı soydan gelen grupların birbirinden ayrı ve ortak taksonlar teşkil etmesi sürecinde homoloji önemli bir rol oynar. 

Uyumlu Evrimleşen Örnekler!

Aynı canlıda farklı özellik kümelerinin üstelik uyum içinde evrimleştiği örnekler taksonomistleri zorlamaktadır. Örneğin yaşam döngüsünün farklı aşamalarında (larva ve ergin dönem gibi) ortaya çıkan özellikler onları tümüyle farklı sınıflandırmalara yönlendirebilmektedir." Bu durumda yapılası gereken özellik kümelerinin ne hızda ortay çıktıklarının irdelenmesidir. Örneğin şempanzeler ile modern insan arasındaki genetik benzerliğin çok yüksek olması şempanzelerin bize ortak atamızdan daha yakın oldukları anlamına gelmemektedir. Bir grup kemirgende belirli DNA değişimlerinin hızı maymunların beş katı kadardır.

Darwinci sınıflandırmanın zorlukları
Darwinci sınıflandırma fosil kayıtları içerecek şekilde genişletilmek istendiğinde zorlukla karşılaşır, başta tarihsellik olmak üzer çok çeşitli nedenlerle belirsizleşen ara formlardan bazılarına ulaşılamamaktadır. Bu nedenle ortaya atılan "atlamalı evrim" görüşü ise evrimin temel varsayımlarından birisini (yavaş ilerleme) ihlal eder nitelikte görünmektedir.

Nümerik Sınıflandırma (Fenetik)
Amaçları tanımlanmış özellikleri çoğaltarak nümerik yöntemlerle türleri gruplandırıp öznel yaklaşımları ve keyfiliği ortadan kaldırmaktır.  Bu yönteme yapılan başlıca itiraz onlarca hatta yüzlerce özelliğin incelenmek zorunda oluşudur. 
Farklı özelliklerin tamamı numaradan ibarettir ve önem derecesi gözetilmez ki bu yönüyle gelişmeye de kapalı olduğu düşünülmektedir.

Kladifikasyon
Tümüyle soya dayandırılan bir sıralama sistemidir. Bu yöntem evrimsel değişim miktarını gözetmez sadece evrimsel soy akarabılığına dayanır. Başlı başına bir metot olmaktan çok filogenetik incelemelerde yararlanılan bir araç olarak önem arz eder.

Canlıların sınıflandırılmasında en büyük değişim 1930'larda Monera'nın (prokaryotlar) tamimiyle farklı olduğunun anlaşılmasıyla yaşandı. 1969'da Robert Whittaker tarafından kurulan beş âlem sınıflandırma sisteminde müstakil bir alem olarak yer almıştır. Prokaryotlar bu gün arkeler ve bakteriler olmak üzere iki farklı alemde yer almaktadırlar.
Prokaryotlar yeryüzü yaşamının 2 milyar yıllık döneminde yalnızdılar.


KAYNAK
E Mayr. Biyoloji Budur

Yorumlar